,
1000 İngilizce Kelime Öğren
'Hafızam kötü, ezberleyemiyorum' diyorsan hafıza tekniklerinden biri olan 'Esinlenme
tekniği' ile günlük hayatta kullanılan 1000 İngilizce kelimeyi asla unutmayacağın şekilde yüklememize izin ver...
İngilizce kelimelerin kalıcı hafızanıza nasıl yüklendiğini görmek için
lütfen
1 saatlik ücretsiz tanıtım dersi için randevu alınız...
Yüklemesi yapılan kelimelerin bazıları şunlardır:
birbiriyle iyi anlaşmak, iyi geçinmek: get along with
çekmece :drawer
ayırmak :separate
üst çekmece: top drawer
tünel :tunnel
geçmişe dönmek: flashback
alt çekmece: bottom drawer
en eski: earliest- oldest- primordial
ilk: first
ısrarla istemek: solicit- importune
düzeltmek,toparlamak: readjust-recompose-reconvert
en güzel: best
koymak,yerleştirmek: put-set-tank
önce: ago-before
sınav: examination- quiz-final
yüzde: percent
dünya: world
acıkmak: feel hungry - get hungry
şişe : bottle - cruet
mürekkep : ink
çilek : strawberry
seçmek : choose-select-elect
pil:battery
toka : buckle
cüzdan : wallet-purse
kıskanmak : be jealous-envy-
mısır : corn
patlamak : burst- explode
kağıt : paper
kel : bald
zaten : already-anyway
kıvırcık saç-yün : wool
kafa : head
konfor : comfort-cosiness
keyifli : cheerfully
doğa : nature
zarar vermek : damage – harm
yararına : in aid of
seher yıldızı : daystar
ön ödeme : advance payment
hakaret etmek : insult
ayrıcalıklı kişi : concessionaire, licensee
iddia etmek : affirm-assert
davetsiz misafir: uninvited guest
akıl : mental-reason-mind
atık : waste
atmak : throw-shoot
söz vermek : promise
Parmak-ayak parmağı : finger-toe
kabuğunu soymak : peel
koşmak : run
saklanmak : hide
battaniye-örtü : blanket
uyanmak : wake up - get up
sessizlik : silence-quietness
ayakkabı : shoes
dışarı : out
çalmak(hırsızlık yapmak) : steal-rob-thieve-heist
sandalye : chair
üzülmek : sorry-worry
hediye : gift-present
ziyaret etmek : visit
hiç never-any-no
saç : hair
tel : wire
tekrar kavuşmak : regain
kement : lasso
yakalamak : catch
getirmek : bring
özür dilemek : apologize
topal : lame - crippled
cep : pocket
(dikiş) sökmek : unstitch - rip up
terzi: tailor - dressmaker
(dikiş) dikmek: sew
macun: paste-putty
hayal : dream
duygu : feeling- emotion
ateş: fire- blaze
Felek: fate-destiny
Geçmek: pass
Çember : circle-ring
Dolaşmak: wander-walk around
havale-yüksek ateş: high fever
iyilik: favour- favor (amerikan)
tedavi etmek: treat-cure
başarılı: successful
sirk jürisi: circus jury
sokağa çıkma yasağı : curfew
ay: moon
tırtıl : miling
ekim: october
mola: break - stopover - timeout
ömür: life
kelebek: butterfly
kanat : wing
tutturmak - sabitlemek: fasten - attach
sonra: later - after
hayvan: animal - beast - brute
istifa etmek : resignation
yengeç : crab
son kez : ultimate
derebeylik : feudal
el sanatı eseri : craft
ticari : mercantile
çekici,cazip : attractive
kabul görmek : acceptance
ortam şartları : term
katkıda bulunmak : contributed
tıbbi : medical
meraklı : curious person - interested
bakmak : look
çınar ağacı (uçak,düzlem) : plane
besleyici : nutrient
şüphe : doubt - suspicion
şüphe duymak : suspect
bilim adamı : scientist
tesisat - düzenek : contrivance
yılan : snake
ilaç : medicine - pill - drug
kova : bucket
birikim : saving
kuyu : well
gömmek : bury - embed
düşman : enemy
kolye : necklace - pendant
tecavüz : rape - assault- violate
ifade vermek : testify
iftira : slander
iftira atmak : traduce
hakaret : insult
hakaret davası : defamation case
savcı : prosecuter
ceza : punishment - criminal - penal - para cezası : fine
devretmek : assign - transfer - pass - cede
karar vermek : decide
ütü : iron
mutsuz : unhappy
baskı : press
rejim : regime
sevmemek : dislike
hayal : imagine - fancy - dream
yemek yapmak : cook
bilirkişi : expert
süpürge : broom-whisk-vacuum cleaner-hoover
usta aşçı : master chef
el : hand
kol : arm
meyve : fruit
karıştırmak : mix-blend
cesaret : courage-brave
sevinçle : joyfully - gladly
fark etmek : realize - notice
yetenekli : talent
inanmak : believe-trust-rely
aşçı : cooker
temizlikçi : maid-charwoman-charlady
alışveriş : shopping-trading
spor salonu : gym
kas : muscle
jimnastik öğretmeni : gymnast
saat : hour
kuvvetli : strong- powerful
sevinen : rejoice
kayıt yapmak : check in
görür görmez : at first sight
ceviz : walnut
ticaret yapmak : trade
liman : port
nadiren : seldom - rarely
cins-tür : kind- type
örtbas etmek : gloze over
ihbar etmek : put on the scent
rezil olmak : tomfool
utanç : shame
hapsetmek : imprison – cage
iş ortağı : collaborator - cooperator
halı : carpet - rug
bavul : suitcase - valise
tepeleme doldurmak : heap - pile
zifiri karanlık : pitch dark
oyuk : hollow - bore
kalleşlik : treachery
işportacı : street peddler
takip etmek : chase - follow
kalınlaştırmak : thicken
şirket : company
akın etmek : raid – flock – invade
kıpkırmızı : crimson
kayınpeder : father in law
bilezik : bracelet- bangle- wristlet
meslek : profession-job
edebiyat : literature
şair : poet-poetess
işe girmek : get a job - set up
birkaç : a few
iş görüşmesi : job interview - shoptalk
kıvam : consistency
reng : colour - color
yaşlı : aged - old
bunalıma girmek : be in the dismals
yer : floor
intihar etmek : suicide - self destruction
sayfa : page
manşet : headline
şiir : poetry - poem
ilgili : interested - about
şans : luck - chance
ziyaret : visit - visitation
masraf : expense - cost
tanınmış kişi : celebrity - notability
ağlamak : cry - weep
hafta : week
birlikte : together - jointly
ilham kaynağı : inspirer
yaklaşık : nearly - about - almost
ay : month
isimsiz : nameless - unnamed
satmak : sell
en çok satanlar : best selling
bilek : wrist - carpus
ses : voice - sound
sulu sebze yemeği : pottage
maya : leaven
çorba : soup
işemek : pee - piss
ses teli : vocal chord
imha : destruction - extermination
anten : antenna - aerial
unutmak : forget
bağırsak : intestinal - bowel
kurdele : ribbon
erken : early
vida : screw
faydalı : usefull
sadece : only
ikna etmek : persuade - convince
sesi kısılmak : hoarse
sahne : scenic - stage
işsiz : unemployed - jobless - workless
sıva : plaster - stucco
kolay : easy - simple
sıvacı : plasterer - puddler
kapı : door
açmak : open
çilingir : locksmith
ikram etmek : offer - treat
eli yüzü düzgün : smooth
evlenmek : marry - wed
anlamak : understand - see
halletmek : solve
çare : remedy - cure
hamili,getiren : bearer - holder
imzalamak : sign
dikkatlice : carefully
başkası : other - another - different - alternative - distinct
kendi : own
önce : ago - before
adaçayı : sage
ada : island
boyunca - süresince : along - during
maymuncuk : picklock - passkey
ümit : hope - expect
telefon çalması : ring
şirin : cute - sweet - lovely
hanım hanımcık : ladylike - gentlewomenlike
güzel huylu : sweet natured - sweet tempered
boylu poslu : well proportioned - lank
kapanmak : close - shut
heyecanlanmak : get excited
sahil : coust - shore - seaside - beach
diz : knee
oturmak : sit
öpmek : kiss
nikah : nuptial
sınırsız : unlimited - limitless
düğün : wedding
kordon : cord-cordon
düğüm : knot-node
bu yüzden : so-thereof-thence-therefor-that’s way-for this
reason-accordingly
asker arkadaşı : companion-in-arms
gerekli : requisite-necessary
sınırdışı : deportation
korkan,korkmuş : afraid-scared
daha hızlı : outspeed
koşmak : run - scamper
büyükelçi : ambassador
tutmak : keep-hold
kanun : law
yüz : face-visage-front-facial
okumak : read
ayağa kalkmak : get about
denge : balance-equilibrium
en önemli : most important-prime-foremost
yeterli : adequate-enough-sufficiently
vatansız : homeless-stateless
hayat : life-living-vita
aşama : phase-stage
çözülmek : loosen-unlace
geri dönmek : come back-return